- Öncelikle antibiyotik üreten mikroorganizmalar için selektif bir avantaj sağlarlar. Yani onu üreten canlıya seçicilik özelliği kazandırır. Örnek olarak Penicillium tarafından üretilen antibiyotikler, doğada rekabet halinde olduğu diğer mikroorganizmaların büyümesini önleyerek Penicillium'a rekabette önemli bir avantaj sağlar.
- Antibiyotikler Organik ve Sentetik antibiyotikler olmak üzere iki grupta sınıflandırılabilinir. Organik antibiyotikler mikroorganizmalar tarafından üretilirken, Sentetik olanlar ise laboratuvarlarda bir takım kimyasal modifikasyonlar sonucu elde edilir.
- Organik antibiyotikler de kendi içinde biyosidal ve biyostatik olarak ikiye ayrılır. Biyosidal olanlar öldürücü etkiye sahipken, biyostatik olanlar büyümeyi ve üremeyi engelleyen özelliktedir.
Antibiyotiklerin Etki Mekanizmaları
- Başta mikroorganizmalar ve insan hücreleri arasındaki farklılıkları göz önünde bulundurulması gerekir. İşte bu noktada antibiyotikler bu farlılıklar üstünden etkilerini göstermektedir.
- Örnek olarak birçok bakteri türünde hücre çeperi (duvarı) bulunurken, insan hücre yapısında bu yapı bulunmamaktadır. Antibiyotiklerin bir kısmı mikroorganizmalarda bulunan bu yapının (hücre çeperi) oluşumunu engellerken, bir kısmı da mikroorganizmalara özel DNA ve protein üretme mekanizmaları üzerinden etki gösterir. Kısaca antibiyotikleri sınıflandırmak istenirse etki yollarına bakılması gerekmektedir.
- Beta-laktam antibiyotikleri, etrafı hücre duvarı ile çevrili bakterileri öldürür. Hücre duvarının desteği olmayan bakteri de hücre içi basınç artar ve hücre zarı patlar (lizis). Beta-laktamlara örnek olarak penisilin ve sefalosporin verilebilir. Bu antibiyotikler, birçok tip bakteri enfeksiyonunun tedavisinde kullanılır.
- Makrolit grubu içerisindeki antibiyotikler, hücrenin protein yapma makineleri olan ribozomları etkilerler. Ribozomlar, hem insan hücrelerinde hem de bakteri hücrelerinde protein üretiminde rol alırlar. Fakat, bakteri ve insan ribozomları arasında farklılıklar vardır. Miktrolitler yalnızca bakteri ribozomlarının çalışmasını engeller. Protein üretemeyen bir hücre, daha fazla hayatta kalamayacaktır. Solunum yolu ve deri enfeksiyonlarında yaygın olarak kullanılan eritromisin, makrolit grubu bir antibiyotiktir.
- Siprofloksasin ve levofloksasin gibi antibiyotikleri içeren kinolon grubu, bronşit ve zatürre gibi enfeksiyonların tedavisinde kullanılır. Bakteri DNA’sını kopyalamaya başladığı zaman, kinolonlar DNA zincirlerinin kırılmasına sebep olur ve bu kırıkların onarımını da engeller. Bütün bir DNA’ya sahip olmadan, bakteri yaşayamaz ya da çoğalamaz.
- Antibiyotikler her ne kadar zararlı mikroorganizmalara etki etse de bu tüm antibiyotikler için geçerli değildir. Selektif olup olmama özelliklerine göre antibiyotikleri sınıflandırabiliriz. Dikkat edilmesi gereken grup selektif(seçici) olmayan antibiyotiklerdir. Bu gruptaki antibiyotikler etki edebildiği tüm hücre yapılarında hasara yol açar. Bu sebeple hem insan hücreleri hem de insan vücudunda yerleşik olan faydalı mikroorganizmaların tahrip olması sonucu bir takım hastalıklara yol açar.
- Birde faydalı mikroorganizmaların ortadan kalkması zararlı patojenlerin daha fazla yer tutmasına zemin oluşturacağı için fırsatçı enfeksiyon hastalıklarının ortaya çıkmasına neden olur.
- Bilinçsiz ve aşırı antibiyotik kullanımı hastalığı iyileştirmemenin yanı sıra, o bakterilerin kullanılan antibiyotiğe karşı direnç kazanmasına neden olabilir. Eğer bakteriler bir antibiyotiğe karşı direnç kazanırlarsa, artık o antibiyotiğin o bakteriye karşı etkisi olmaz. Bu nedenle "Hekim Kontrolünde Uygun Antibiyotik" kullanılmalıdır.
KAYNAKLAR
ve BAĞLANTILAR Alper ÇİFTCİ, Mikrobiyoloji AD Abdurrahman AKSOY, Farmakoloji ve Toksikoloji AD Ondokuz Mayıs Üni. Veteriner Fakültesi, Samsun |
Yorum Gönder